Önceki Ayet Sonraki Ayet  
80. Sûre Abese/40

 وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ

  Ve vucûhun yevme izin aleyhâ gaberatun.

Kelime Karşılaştırma
ve vucûhun : ve yüzler vardır
yevme izin : izin günü, o gün
aleyhâ : onun üzeri
gaberatun : toz bürünmüş, tozlu, toza toprağa bulanmış
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve nice yüzler o gün tozlarla bulanır.

 Abdullah Parlıyan = Bazı yüzler de vardır ki, o gün üzerlerini toz toprak bürümüş.

 Adem Uğur = Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş,

 Ahmed Hulusi = O süreçte nice yüzler de (vardır) toz kapatmış!

 Ahmet Tekin = O gün, bazı yüzler de toza toprağa bulanmıştır.

 Ahmet Varol = Öyle yüzler de var ki o gün üzerini toz kaplamıştır.

 Ali Bulaç = Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür.

 Ali Fikri Yavuz = Nice yüzler de vardır ki, o gün üzerlerinde toz toprak var.

 Ali Ünal = Yüzler de olacaktır o gün toza toprağa bulanmış,

 Bayraktar Bayraklı = (40-42) Yine o gün, birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, haktan sapanlardır.[724]

 Bekir Sadak = (40-41) O gun birtakim yuzler de tozlanmis ve onlari karanlik burumustur.

 Celal Yıldırım = (40-41) Yüzler de var ki o gün üzerleri tozludur; o tozu da bir karanlık sarar.

 Cemal Külünkoğlu = (40-41) O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler. Onları karanlık ve karalık kaplayacaktır.

 Diyanet İşleri (eski) = (40-41) O gün birtakım yüzler de tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür.

 Diyanet Vakfi = (40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.

 Edip Yüksel = O gün bazı yüzler de perişan;

 Elmalılı Hamdi Yazır = Yüzler de vardır o gün üzerinde tor toz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yüzler de vardır, üzerinde tor toz.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yüzler de var ki, o gün tozlanmış,

 Gültekin Onan = Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür.

 Harun Yıldırım = Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür.

 Hasan Basri Çantay = O gün yüzler de vardır; üzerlerini toz toprak (bürümüşdür),

 Hayrat Neşriyat = (40-41) Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık(nursuzluk) kaplar!

 İbni Kesir = O gün; yüzler de vardır, tozlanmış,

 Kadri Çelik = O gün üzerini (hüzünden sanki) toz bürümüş yüzler vardır.

 Muhammed Esed = Bazı yüzler de o Gün toz toprakla kapanacak,

 Mustafa İslamoğlu = Bazı yüzler de vardır: o gün bütünüyle top-toprak;

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o gün birtakım yüzler de vardır ki, onların üzerlerini bir toz toprak sarmıştır.

 Ömer Öngüt = O gün bir takım yüzler vardır, üzerini toz kaplamıştır.

 Şaban Piriş = Yüzler vardır o gün, üzeri tozlu..

 Sadık Türkmen = Yine o gün, yüzler olacak üzerleri tozlanmış,

 Seyyid Kutub = Bazı yüzler o gün tozlanmış.

 Suat Yıldırım = Yüzler de vardır toza toprağa bulanmış,

 Süleyman Ateş = Yüzler de var ki o gün tozlanmış.

 Tefhim-ul Kuran = Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür,

 Ümit Şimşek = Kimi yüzler de o gün toza toprağa bulanmış,

 Yaşar Nuri Öztürk = Ve yüzler vardır o gün toza toprağa bulanmış.

 İskender Ali Mihr = Ve o gün (izin günü), üzeri tozlu (toza toprağa bulanmış) yüzler vardır.

 İlyas Yorulmaz = O gün yüzler vardır ki üzerini toz bulutu kaplamış.